0:19
Turgut Cansever, yalnızca mimarlık pratiğiyle değil, mimarlığın felsefî, tarihî ve medeniyet tasavvuru içindeki yeriyle ilgilenmiş, 20. yüzyıl Türk düşün hayatının en müstesna entelektüellerindendir. 1921’de Antalya’da doğmuş, mimarlık eğitimini İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamlamış, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde sanat tarihi doktorası yapmıştır. Ancak onun asıl kıymeti, mimarlığı sadece bir teknik alan değil, ahlakî, kültürel ve metafizik bir sorumluluk olarak ele alması...
Turgut Cansever, yalnızca mimarlık pratiğiyle değil, mimarlığın felsefî, tarihî ve medeniyet tasavvuru içindeki yeriyle ilgilenmiş, 20. yüzyıl Türk düşün hayatının en müstesna entelektüellerindendir. 1921’de Antalya’da doğmuş, mimarlık eğitimini İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamlamış, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde sanat tarihi doktorası yapmıştır. Ancak onun asıl kıymeti, mimarlığı sadece bir teknik alan değil, ahlakî, kültürel ve metafizik bir sorumluluk olarak ele alması...
Turgut Cansever, yalnızca mimarlık pratiğiyle değil, mimarlığın felsefî, tarihî ve medeniyet tasavvuru içindeki yeriyle ilgilenmiş, 20. yüzyıl Türk düşün hayatının en müstesna entelektüellerindendir. 1921’de Antalya’da doğmuş, mimarlık eğitimini İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamlamış, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde sanat tarihi doktorası yapmıştır. Ancak onun asıl kıymeti, mimarlığı sadece bir teknik alan değil, ahlakî, kültürel ve metafizik bir sorumluluk olarak ele alması...
2:16
Memleketimi seviyorum: Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım. Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı, memleketimin şarkıları ve tütünü gibi. Memleketim: Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya, kurşun kubbeler ve fabrika bacaları, benim o kendi kendimden bile gizleyerek, sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir. Memleketim: Memleketim ne kadar geniş: dolaşmakla bitmez tükenmez gibi geliyor insana. Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum. Erzurum yaylasını yalnız ...
0:24
İstanbul’dan Paris’e Efsanevi Bir Yolculuk İstanbul’dan Paris’e, Raylar Üzerinde Bir Masal Bir zamanlar trenle seyahat etmek sadece bir yerden bir yere gitmek değildi. Şimdi, o zamanlara geri dönüyoruz. İstanbul’dan yola çıkan bu tren, Avrupa’nın derinlerine doğru beş gecelik bir keşfe çıkıyor. Bulgaristan’ın taş sokaklarından, Romanya’nın ormanlarına; Budapeşte’den Viyana’ya uzanan bu rota, sadece manzaralarla değil, geçmişin izleriyle dolu. Paris’e varana kadar her durak, başka bir kült...
0:20
İsrafın, ölçüsüzlüğün ve zevksizliğin uç noktası: Burj Al Babas Bolu’nun yeşiline, tarihine ve ruhuna ihaneti andıran bu grotesk yapı topluluğu, modern çağın neye tapındığını açıkça gösteriyor: gösterişe, yapaylığa ve köksüz zenginliğe. 732 adet birbirinin kopyası olan plastik görünümlü “şato evler”, hem doğayı katletti hem de yerel kültürün üzerine beton döktü. Dünyanın en çirkin mimari projelerinden biri olarak anılmayı hak eden bu yer, bir yatırım projesi olmaktan çok içeriksiz bir zengi...
We think you’ll love these
Related Interests
İsrafın, ölçüsüzlüğün ve zevksizliğin uç noktası: Burj Al Babas Bolu’nun yeşiline, tarihine ve ruhuna ihaneti andıran bu grotesk yapı topluluğu, modern çağın neye tapındığını açıkça gösteriyor: gösterişe, yapaylığa ve köksüz zenginliğe. 732 adet birbirinin kopyası olan plastik görünümlü “şato evler”, hem doğayı katletti hem de yerel kültürün üzerine beton döktü. Dünyanın en çirkin mimari projelerinden biri olarak anılmayı hak eden bu yer, bir yatırım projesi olmaktan çok içeriksiz bir zengi...